Elif, otuz yaşına yaklaşırken kendini hep aynı kısır döngünün içinde buluyordu. Çabalıyor, çalışıyor, bir şekilde para kazanıyordu; ama eline geçen sanki avucunun içinde eriyip gidiyordu. Parasal konularda sürekli engellerle karşılaşıyor, önüne fırsatlar çıksa bile ya iptal oluyor ya da tam son anda ellerinden kayıp gidiyordu. Bu durum onu hem yormuş hem de özgüvenini kırmıştı.

Oysa Elif çalışkandı, sorumluluk sahibiydi. Hayatını düzene sokmak için sayısız girişimde bulunmuştu. Eğitimler almış, yeni işler denemiş, hatta yurtdışına çıkma planları yapmıştı. Ama ne yaparsa yapsın, sanki görünmeyen bir duvar önünü kapatıyordu. İçten içe bir şeylerin yanlış olduğunu biliyordu, ama neyin yanlış olduğunu bir türlü bulamıyordu.

Bir gün bir arkadaşı ona, bilinçaltı ve kuantum alan çalışmaları üzerine bir atölyeden bahsetti. Başta şüpheyle yaklaştı. “Benim derdim iş, para, geçim; bununla ne alakası var?” diye düşündü. Yine de içindeki derin sıkışıklık, onu bu çalışmaya katılmaya itti.

Atölyenin ilk gününde eğitmen şöyle bir cümle kurdu:
“Hayatınızda tekrar eden sorunlar, genellikle bilinçaltınızdaki çözülmemiş duygularla ilgilidir. Para akışınız bile anneyle olan ilişkinizle yakından bağlantılıdır.”

Bu söz Elif’in içine dokundu. Çünkü annesiyle ilişkisi hep yaralı olmuştu. Çocukluğundan beri annesiyle anlaşamamış, onun sevgisini tam anlamıyla hissedememişti. Annesi soğuk, eleştirel ve sürekli yetersizlik hissettiren bir kadındı. Elif yıllarca annesinden beklediği sevgiyi görememiş, derinlerde ona karşı kırgınlık ve öfke biriktirmişti.

Ama aynı zamanda annesini affedemiyordu. Çünkü kalbi “Beni anlamadı, bana hiç yetmedin” diye haykırıyordu.

Atölye sürecinde Elif, gözlerini kapatıp derin nefesler eşliğinde kendi iç dünyasına yolculuk yaptı. Çalışma esnasında zihninin derinliklerinden çocukluk anıları birer birer ortaya çıktı. Küçük bir kız çocuğu olarak annesinin ilgisini çekmeye çalıştığı ama hep geri çevrildiği anılar… Başarılı olduğunda bile annesinin “Daha iyisini yapabilirdin” dediği o soğuk ses… Ve Elif’in bilinçaltına işlenen o inanç: “Ben ne yaparsam yapayım, yeterli değilim.”

İşte o an fark etti ki; annesine duyduğu öfke, bilinçaltında kendi değerini sürekli sorgulamasına yol açmıştı. Ve bu değersizlik duygusu, para ile ilişkisini de bozuyordu. Çünkü bilinçaltı ona sürekli “Sen ne yaparsan yap, hak etmiyorsun” diyordu.

O an kalbinin derinlerinde bir kapı açıldı.
Eğitmen “Şimdi anneni gözünüzün önüne getirin. Onun da kendi yaralarıyla büyüdüğünü, belki kendi annesinden sevgi göremediğini, kendi acılarını size yansıttığını fark edin. Annenizin içindeki o küçük ve yaralı çocuğu görün. Ve içinizden gelen en saf sözlerle, onu affedin” dedi.

Elif’in gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Yıllardır taş gibi sıkışıp kalan kalbi çözülüyordu. İlk kez annesini, bir “anne” olarak değil, kendi içinde yaraları olan bir “insan” olarak görebildi. İçinden “Anne… seni affediyorum. Beni incittin, ama artık seni suçlamıyorum. Seni olduğun gibi kabul ediyorum. Ve sana rağmen, kendimi sevmeyi seçiyorum” dedi.

O gece uzun zamandır hissetmediği bir hafiflikle uykuya daldı. Sanki kalbinin en derinindeki zincirler çözülmüş gibiydi.

Sonraki günlerde hayatında küçük ama güçlü değişiklikler olmaya başladı. Bir anda yıllardır beklediği iş fırsatlarından biri karşısına çıktı ve bu kez hiçbir engelle karşılaşmadı. Borçlarını kapatacak kadar beklenmedik bir para eline geçti. En önemlisi de, Elif’in içindeki değersizlik hissi yavaş yavaş yerini güvene bırakmaya başladı.

O artık biliyordu: Affetmek, başkası için değil, kendi özgürlüğü için yapılan bir eylemdi. Anneyi affetmek, para kapılarının açılması demekti, çünkü bilinçaltı artık “Ben değerliyim, ben hak ediyorum” diyordu.

Elif, yolculuğunun daha başında olduğunu biliyordu. Ama artık elinde güçlü bir anahtar vardı: Kalbin kapısını açmak, annesine karşı duyduğu öfkeyi bırakmak ve kendi hayatına yeniden sahip çıkmak.

🌿 Farkındalık Mesajı

Affetmek, geçmişi onaylamak değildir. Affetmek, geçmişin üzerimizdeki zincirlerini çözmektir. En çok da anneyle olan ilişki, bilinçaltında para, bereket ve özgüvenle doğrudan bağlantılıdır. Anneyi affetmek, sadece ona şefkat göstermek değil; aynı zamanda kendi yaşamımızda hak ettiğimiz akışı kabul etmektir.

✨ Mini Mindfulness Egzersizi

  1. Sessiz bir köşeye geç, gözlerini kapat.
  2. Derin bir nefes al ve kalbine odaklan.
  3. Gözlerinin önüne anneni getir. Onun da bir zamanlar küçük bir çocuk olduğunu, belki sevgisiz kaldığını, eksik kaldığını hayal et.
  4. İçinden şu cümleyi yavaşça tekrarla:
    “Seni affediyorum. Seni olduğun gibi kabul ediyorum. Ve kendi yolumu sevgiyle seçiyorum.”
  5. Son nefesini verirken, kalbinin hafiflediğini hisset.

Yorum bırakın

Popüler