“Kırıklarını altınla doldur ki, hikâyen ışıldasın.”
Bir zamanlar Japonya’da bir samurayın en sevdiği çay kasesi çatlamıştı. Onu tamir ettirmek için ustasına götürdü. Usta kaseyi inceledi ve sonra gülümsedi:
“Kırık yerleri altınla dolduracağım.”
Samuray şaşırdı:
“Altınla mı? Neden daha az belli olacak şekilde onarmıyorsun?”
Usta cevap verdi:
“Çünkü bu çatlaklar senin geçmişinin bir parçası. Onları saklamak değil, onurlandırmak gerek.”
Günler sonra kase geri geldi. Çatlaklar ince altın yollarla bezeli, adeta sanat eseri olmuştu. Artık o kase, eskisinden çok daha değerliydi.
Bu kadim Japon sanatı “Kintsugi” olarak bilinir. Kırıkların altınla onarılmasıdır. Çünkü her çatlak, bir hikâyeyi anlatır. Ve hikâyeler, kusurlardan doğar.
Bizler de zamanla kırılırız: kalbimiz, umutlarımız, hayallerimiz…
Ama onları gizlemek yerine, sevgiyle onardığımızda, ruhumuzun içinden altın gibi bir ışık yayılır.
Çünkü kırılmak zayıflık değil, insaniyetin izidir. Onarmak ise gerçek gücün işaretidir.
Farkındalık Mesajı:
Kırık yerlerini sev. Çünkü seni sen yapan o çatlaklar. Hayat seni her kırdığında, içindeki altınla yeniden birleş. Kusurlarını gizleme; onları ışığınla onurlandır.
Mindfulness Egzersizi: “Kırığım ama Güvendeyim”
Bugün bir kâğıt al ve şu cümleleri tamamla:
- “Hayat beni şu konularda kırdı: …”
- “Ama ben bu deneyimlerden şunu öğrendim: …”
- “Şimdi kendime sarılmak istiyorum çünkü …”
Bu egzersizi yaparken nazik ol. Gözlerin dolarsa, bırak aksın. Bu senin onarma yolculuğun. Her gözyaşı, içindeki altını açığa çıkarır.
Katkıda Bulun
Senin “kırık kasen” neydi? Ve onu nasıl onardın?
Yorumlarda içsel altın izlerini paylaşarak başkalarına ilham olabilirsin.
Bu hikaye birinin kalbine dokunabilir. Paylaşmayı unutma.





Yorum bırakın