Bir okulun arka bahçesindeki duvar, zamanla öğrencilerin yazdığı yazılarla dolmuş. Kalp içine alınmış isimler, şarkı sözleri, öfke dolu kelimeler, umut dolu cümleler…

Okul müdürü, bu yazılardan rahatsız olmuş. Her sabah yeni bir yazıyla karşılaşmak, okulun disiplinine zarar veriyor diye düşünmüş. Duvarı boyatmış. Ertesi gün duvarda yeni bir yazı:

“Bizi silseniz de, biz buradayız.”

Müdür sinirlenmiş. Tekrar boyatmış. Duvar bu kez daha fazla yazıyla dolmuş. Her biri bir çocuğun iç sesi gibiydi:

“Kimse beni anlamıyor.”
“Keşke biri halimi sorsa.”
“Ben sadece görünmek istiyorum.”

Müdür o gece duvarın karşısında durmuş. İlk kez sadece yazılara değil, onların ardındaki çığlığa bakmış. Ertesi gün, boyacı yerine bir grafik tasarımcı çağırmış. Duvarı sanata dönüştürmek istemiş. Renkli bir pano yapılmış, ortasına da şu cümle yazılmış:

“Seni görüyorum, seni duyuyorum, sen değerlisin.”

Artık duvar yazılarla değil, çizimlerle, hikâyelerle ve gençlerin kendini ifade ettiği renkli panolarla doluydu.

O duvar, artık bir başkaldırı değil, bir anlayış simgesiydi.


🎯

Ergenlik; anlaşılma ihtiyacının en yüksek olduğu ama en az anlaşıldığını düşündüğün dönemdir.
Çoğu zaman sessiz çığlıklarla doludur. Dinlenmeye değil, duyulmaya ihtiyaç duyar.
Sadece bir kişi bile “Ben seni görüyorum” dese, bir gencin karanlığı aydınlanabilir.


🧠 Mini Egzersiz: “Genç Ben ile Sohbet”

Gözlerini kapat ve 13-17 yaşlarındaki halini hayal et.
O haline bugün ne söylemek isterdin?
Nelere üzülüyordu?
Sana o yaşlarda biri “Seni anlıyorum” deseydi ne değişirdi?
Kendi içindeki ergenle kısa bir konuşma yap.
İçsel bir barış kurabilir misin?


🤝 Katkıda Bulun!

Gençken kendini en çok ne zaman yalnız hissettin?
Sana o dönem destek olan biri oldu mu?
Yorumlarda kendi “ergenlik anını” paylaşabilir ya da bugün bir gence umut verecek bir cümle bırakabilirsin.

Yorum bırakın

Popüler